Gebze’de yıllar yılı gazetecilik mesleği ile uğraşmaktayım. Bir çok gazetede çalıştım. Yüz kızartıcı hiç bir şey yapmadım. Kimsenin hakkında dedikodu yapmadım ve hiç işsiz kalmadım. Şimdi kendi gazetemizle meşgul oluyoruz. Lakin Gebze’de her zaman olduğu gibi kendini gazeteci olarak tanıtıp geçimini sağlayan yumuşaklar, benim hakkımda dedikoduya başlamışlar.
Benim Mehmet Ali Okur hakkında yazdığım köşe yazısını; başkası yazmış, ben köşemde yayınlamışım ve bunun karşılığında bin beş yüz lira para aldığımı babalarına gidip söylemişler. Ulan gazeteci geçinen yumuşaklar! Benim böyle bir şey yapmayacağımı Gebze’de herkes bilir. Siz aç kaldınız beni karalamakla mı karnınızı doyuyorsunuz? Sizin gibi yumuşakların lafıyla dedikodu yapan kişiler de yumuşaktır.
Benim gazete çıkarmam gazetecilere ve kendini gazeteci sananlara ne kadar batıyor. Ben sizler gibi ayda yılda bir dergi çıkarıp esnafların kapısında ac itler gibi yatıp kalkmıyorum. Kahvaltılı ve yemekli basın toplantılarına çağırılmayan bu şerefsizler, yemekli basın toplantıları takip edip gerçek gazetecilerden önce koşup ön sıralarda yer kapmaya çalışan utanmazlar. Siz katıldığınız toplantı haberlerini nereye yazıyorsunuz? Yoksa Mustafa Paşa Cami duvarına mı yazıyorsunuz? Öyle facebook sayfalarından bir kemik kapabilmek için sağa sola saldırıp kendinizi gazeteci mi sanıyorsunuz?
Sizlerin iftira ve dedikodularınızı taşıyan kişilerin sizden ne farkı var. Yakup Uzun nasıl gazete çıkarıyor çatlamaya gerek yok. Adam olun siz de başarın. Günlük gazetede çalışmayan ve gazeteciyim diye geçinen kişiler ancak yumuşak gazeteci olur. Vay be facebook sayfası, internet sitesi ayda yılda bir dergi yayınlayanlar ne kadar büyük gazeteci olmuşlar. Bundan sonra benim hakkımda yalandan ileri geri konuşan kişilerin gereğini yaparım. Kıskançlık, çekememezlik neden? Benim hakkımda dedikodu yapan gazeteci bozuntularının ya bana borcu var veya benim için köpek den farkı yok. Anladınız mı yumuşaklar! Sizler gibilerin yüzünden gerçek gazeteciler de Gebze’de rezil oluyor.