34 kişilik bir araştırmacı ekibi uzaydaki kara delik benzeri bir oluşumu çekim kuvvetini etkisiz hâle getirerek oluşturmayı başardı.
Bakteri ve virüs gibi en küçük boyuttaki moleküler değişimler bu sayede daha iyi anlaşılabilecek.
Amerikalı araştırmacılar dünyanın en güçlü X-ray lazerini kullanarak kara delik yaratmayı başardı.
Geçmişte, küçük moleküller üzerinde daha düşük yoğunluklu ışınlar kullanan ve bu nedenle moleküllerin içerisindeki iyodin atomlarından elektronları süzen bilim insanları son deneylerinde daha yüksek yoğunluklu ışınlar kullandı. Sonuç ise büyük bir sürpriz oldu.
Tek bir lazer çarpmasıyla molekül içerisindeki en büyük atomun içinden kısmen elektronları aldı. Böylelikle, molekülün geri kalanındaki elektronu çeken bir boşluk oluştu. Yani etrafındaki yıldızları yutan ve kara delik olarak bilinen oluşumun bir benzeri elde edildi. Her ne kadar çok minik boyutta olsa da araştırma Nature dergisinde yayımlandı.
Oluşturulan kara deliğin uzaydakilerden farkı ise ultra parlak X-ray ışınlarına maruz kalan atomun etrafındaki nesneleri çekim gücüyle yutmaması. Fakat elektrik yükleyerek elektronları ayrıştırması. Bu da saniyenin milyondan birinden daha kısa bir sürede molekülün patlamasına yol açıyor. Böylelikle X Ray ışınları kullanılarak biomoleküller analiz edilebilecek.
PEKİ BU BULUŞ NE İŞE YARAYACAK?
Serbest elektron ve X ray lazerlerinin bulunduğu Enerji Bakanlığı’na ait ulusal laboratuvardaki araştırmacı ekipten Sebastien Boutet “Önceki ölçümlerimiz nedeniyle bunu kesinlikle beklemiyorduk.” dedi.
Mikroskobik kara deliğin ömrü fazla uzun olmadı ancak 30 femtosaniye (saniyenin katrilyonda biri) boyunca molekül 50 elektron kaybetti ve sonrasında da patladı.
Deney, Kansas Üniversitesi’nden Daniel Rolles ve Artem Rudenko önderliğinde Kaliforniya, Menlo Park’ta bulunan SLAC laboratuvarlarında gerçekleştirildi. Amerikalı ve diğer uluslararası bilim insanlarıdan oluşan 34 kişilik ekip, söz konusu lazeri benze şekilde virüs ve bakteriler gibi biyolojik nesneleri yüksek çözünürlükte görüntülemek için de kullanıyor. Ayrıca, ekstrem koşullarda moleküllerin davranış değişimleri gözlemleniyor.
Öte yandan, belirtilene göre, toplanan veriler pek de kullanışlı olamıyordu zira zira lazer sayesinde göz açıp kapayıncaya dek geçen süreden çok kısa zamanda alınan moleküler örnekler ya zarar görmüş ya da kullanlamaz hale geliyordu.
Oysa yüksek yoğunluklu bu deney sayesinde bilim insanlarının gelecekteki işlerini yorumlamak ve planlamak daha kolay olabilir. Yapılan basın açıklamasında araştırma sayesinde küçük moleküller içindeki ışın hasarlarını modelleyebildikleri belirtildi. Böylelikle diğer sistemlerde alınabilecek hasarlar da hesaplanabilecek.