Haftalık ve aylık planlar kişinin ileriyi görmesine olanak tanır. Geleceğin şimdiden organizasyonu o gün geldiğinde vakit kaybını en aza indirir. Ne yapacağını bilen bir insanın kendi iradesi dışında gelişen olaylar hariç böyle programlarla düzenli ve başarılı bir hayata ulaşması niçin mümkün olmasın? Zamandan tasarruf da böyle…
Atatürk diyor ki; “Bir işi yapmanın en doğru zamanı, şimdidir.”
Franklin’in söylediği “Bugün iki yarına bedeldir” sözü gerçek değerine ancak düzenli programlarla ulaşabilir. Planlı olmanın ruhu da budur. Geleceğe yönelik gerçekçi tahminlerde bulunup yapılacak işlerin belli bir düzen dâhilinde gerçekleşmesine yardımcı olmak…
Haftalık program günlük plan yapmaya engel değildir. Hatta bunu gerekli kılar. Çünkü haftalık program günlük plana göre daha geneldir. Haftalık programda gelecek hafta matematik, fizik, biyoloji çalışacağım, ayrıca tarihten dönem ödevi için araştırma yapacağım, diyebilirsiniz. (Bu tür ödevler günlük programı aşan çalışmaları gerektirebilirler.)
Ancak programın günlük ayrıntısını, hangi konuya, nasıl ve hangi saatte çalışacağınızı ancak günlük planda gösterebilirsiniz. İlaveten bir hafta sonrasını ancak tahmin edebilirsiniz. Geleceğin kesin olarak tayini söz konusu edilemeyeceğine göre haftalık programların çok daha tahminlere dayalı olması doğaldır. Bu bakımdan günlük plan her halükarda gereklidir ve tüm ayrıntıları içermelidir.
Günlük programın anlatımında ifade edildiği üzere haftalık programda geçen hafta içinde çeşitli nedenlerle tamamlanamamış çalışmalarınız için yer almalısınız.
Aylık plan
Aslında haftalık programın bir şekli olarak görülebilir. Ancak ondan daha geneldir. Bir programdan çok yapılacakların genel anlamda kaba hatlarıyla tasarımını sağlar.
Ayrıca geriye dönüşüm yaparak programların ne kadarı gerçekleştirilebilmiş, aksama var mı, nerede? Gibi kendinizi kontrol etmeye yarayan sorulara yanıtlar bulabilirsiniz. Tekrarlar bölümünde anlatılan çalışılan konuların aylık tekrarı bu planda yer almalıdır.
Çalışma ortamınızı kendiniz hazırlayın:
Herkesin kendisine ait bir çalışma odası olmayabilir. Evin sessiz ve sakin köşeleri tercih edilmelidir. Ders çalışmanın teşviki açısından aile bireyleri de çalışana saygılı olmalıdır. Ancak istendiği takdirde her ortamda ders çalışılabileceği de unutulmamalıdır
Ders çalışma ortamınızı hazırlamak, başarının kapılarını aralayan bir yol. İşin aslı şu; bir kişi her ortamda ders çalışabilmelidir.
“Ortam müsait değildi” mazereti geçerli neden olamaz. Ders çalışma ortamınızı hazırlayın derken; kendinize ait çalışma ortamınızda sizleri rahatsız edecek, dikkatinizi dağıtacak birtakım faktörleri o ortamdan uzaklaştırmanızı amaçlamaktayız.
Masanızın üzerinde sadece o anki çalışmanız için gerekli kaynaklar, araç ve gereçler olmalıdır. Lüzumsuz olanlar, fazlalıklar konsantrasyonu bozar. Yarım kalan bir mektubun masamda bulunması ve tabi ki aklımın da onda kalması nedeniyle boşa geçen çalışma saatlerimi hala üzülerek hatırlarım…
Çalışma amacında olan bir kişi ortamın müsait olmadığı mazeretinin arkasına gizlenmez. Eğer bir kişi böyle bir mazeret ileri sürüyorsa, ders çalışmamaya yönelik içindeki kaçış arzusunu bu şekilde ifade ediyor demektir.
Böyle bir şeye yeltenmeyin. Aksi takdirde telafisi mümkün olmayan zaman kaybıyla kalmaz, kendinize olan güveninizi de yitirirsiniz. Herkes kendine ait ayrı bir çalışma odasına sahip olamayabilir. Sanıyorum büyük çoğunluk bu kategoriye girer.
Bu durumda yapılacak iş çalışma ortamını düzenlemektir. Aynı odada daha sakin bir köşede bir çalışma masasıyla sorun halledilebilir. Ne var ki bu durum, aile bireylerinin ders çalışana karşı biraz daha saygılı olmalarını gerekli kılar. Çalışmanın teşviki bakımından televizyon, radyo açılmamalı, mümkün olduğu kadar sessiz olunmalıdır.
Kişiye göre değişiyor;
Kişilerin ders çalışma performansları her zaman aynı düzeyde olmayabilir. Çalışma esnasında böyle bir duruma karşı karşıya olduğunuzu hissettiğinizde lütfen dersi terk edin. Belki biraz çelişki gibi ama böyle bir durumda yapılacak en iyi davranış budur.
Dersi terk ettikten sonra geriye dönüp bir düşünün, niçin derse motive olamadınız? Aklınıza takılan neydi? Kendinizi bir sorgulayın. Bu sorulara verecek olduğunuz cevaba göre bundan sonraki çalışma düzeninizi belirleyeceksiniz.
Bu gibi durumlarda neden çoğunlukla yarı kalmış bir iştir. Yarım bırakılan işi yeni programa dâhil ederek sonuçlandırmalısınız. Canınızı sıkan derse motive olmanızda size engel teşkil eden o her ne ise, bundan daha öncelikli konumda bulunan ders çalışma amacınıza set çekmemelidir.
İşte irade burada karşımıza çıkıyor. Şimdi iradenizin gücünü gösterme vaktidir. Bunu kanıtlayın ve rahat bir kafa ile tekrar derse dönün. Gönlünüz müsterih olsun. Arada geçen zaman hafta sonu programına eklenecek ve herhangi bir kayba meydan vermeden program sonlandırılacaktır.
Yok, eğer hala sorunun üstesinden gelemediyseniz, hala aklınız meşgul ise kendinizi zorlayıp dersten tiksinti yolunu seçmeyin. Bu masa, bu mekân, şu dersler bize çok lazım. Onlarsız yapabileceğinizi düşünebiliyor musunuz? Dilerseniz biraz dışarı çıkın, hava almak size iyi gelecektir. Rahatlamaya çalışın ve arada geçen zamana sakın üzülmeyin.
Açık kapatacağınızdan emin olabilirsiniz. Öyle ya, nasıl olsa birazdan derse asılacak ve isteyerek başına oturduğunuz bu dersi kısa sürede daha verimli bir şekilde çalışarak bitireceksiniz.