FARKINDALIK (14)
Platon’a iki soru sormuşlar.
Birincisi ; “İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?”
Platon tek tek sıralamış:
– Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını
özlerler…
– Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler…
– Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar…
– Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler…
Sıra gelmiş ikinci soruya ; “Peki sen ne öneriyorsun?”
Bilge yine sıralamış;
– Kimseye kendinizi “sevdirmeye” kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi “sevilmeye” bırakmaktır…
– Önemli olan; hayatta “en çok şeye sahip olmak” değil, “en az şeye ihtiyaç duymaktır.
***
Nice güzellikler vardır ki göze girecek kadar yakındır, göz ise göremeyecek kadar uzak ve kapalı. Sıradanlığa hapsolmuştur bir kere; nasıl görsün, nasıl anlamlandırsın, idrak süzgecinden geçirip de şuurun derinliklerine taze bir tohum olarak nasıl eksin?
Farkındalıklı bakış arttıkça gerçeğin gökkuşağı renklenir. Düş ülkesi kadar hülyalar katar küçük şeylere, küçük hadiselere. Zerre bile kâinat kadar kıymete biner, kâinat zerre kadar küçülür. Değersiz gibi görünen nice şeylerden büyük anlam ağaçları yeşertir, hikmet meyveleri yetiştirir.
Çirkinliği perdeler ve örter, güzelliği önceleyerek gösterir. Görünmeyenleri, fark edilmeyenleri, sis altında saklananları, gözün göz bebeğine taşır farkındalıklı bakış. Yollar aynı yollar, yıllar aynı yıllar, yüzler aynı yüzler, yıldızlar aynı yıldız değildir bu bakışta. Her bakışta, her AN’da, her yıl, yol ve yıldızda değişik hikmet desenleri görür, anlam katmanlarını seyreder.
Seyre doyumsuz güzellikleri, nazara sığmayan manaları, bakışa yetmeyen hikmetleri farkındalıklı bakışı kazanmadan fark etmek mümkün mü? Düşünce elbisesini, duygu libasını yıkamadan ve değiştirmeden her gün giymek taze fikirleri bile kokuşturur, bir müddet sonra kullanılmaz hale getirir.
Göz kapakları sürekli yerinden oynamazsa göz nasıl görür? Mâna bakışları devamlı değişmezse hayat hikmetleri nasıl görülür, hayat halleri nasıl anlaşılır?
Dünyayı aydınlatan güneş her gün aynı yerden doğup aynı yerden mi batıyor? Gecenin güneşi ay; kaç halden kaç hâle bürünüyor, ışığını göstermek, karanlık yolları yürünür kılmak, yolda yaren olmak için. Şuur altının Ay’ı bundan farklı olmasa gerek. Farklı olursa şuurun üstü de altı da aynılık perdesi altında kapalı kalmış demektir.
Güneş sistemi bir baktığı yerden bir daha bakmamacasına helezonvari ilerliyor. Şuur akışı, idrak değişimi, nazar açısı, bakış yönü de bununla aynı yönde ilerliyor.
Farkındalıklı bakışta ilerledikçe uzayın enginliği, hayatın derinliği, hadiselerin içi, eşyanın hakikati açılıyor; güzellikler daha belirgin, çirkinlikler daha uzak görülüyor.