Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kudüs Vakıfları Forumu’nda Ezanın yasaklanmasını gündeme gelmesine asla izin vermeyeceklerini söyledi.
İşte o konuşmadan satır başları
“Siz Kudüs dostlarını İstanbul’da misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. Kudüs için, bu mukaddes şehrin istikbali için dünyanın dört bir yerinden davetimize icabet eden siz kardeşlerime hoşgeldiniz diyorum. Kudüs’ün kardeşi gönüldaşı, sırdaşı İstanbul’dan dünyadaki tüm Kudüs aşıklarına selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. Buradan sizlerin aracılığı ile gözlerini, gönülleri, kulaklarını bize çevirmiş tüm mazlumlara en kalbi muhabbetlerimi sunuyorum. İşgale ve zulme meydan okuyarak “Yürü kardeşim ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin” diyen şairin dizelerindeki gibi Kudüs’ün cesur erkeklerinin, cesur kadınlarının, cesur çocuklarının alınlarından öpüyorum. Evinden barkından edilmiş, kimi vatan hasretiyle hayata veda etmiş, kimi öz yurdundan yaşamaya mecbur bırakılmış Filistinli kardeşlerime selam ve dualarımı gönderiyorum.
KUDÜS AŞKTIR, HASRETTİR
Kudüs aşktır, hasrettir, insanlığın gözünün nurudur. Kudüs ümmetin ilk kıblesi, peygamberler şehri olan Kudüs, tüm Müslümanların harem-i izzeti ve namusudur. Burada bizlere pusula olması için bir hadis-i şerifi nakletmek istiyorum. Bir gün Hz. Memnune peygamberimize Mescid-i Aksa’yı sorar. “Gidip namaz kılın” der. “Gidemezsek ne yaparız” deyince Resul-u Ekrem, “O zaman kandillerine yağ gönderin” demiştir. Peygamber efendimizin Kudüs’le ilgili mesajları bu kadar açık ve nettir. Bunun için Kudüs’ün işgal altında bulunduğu, Haçlıların kirli ayaklarının esareti altında olduğu her gün Müslümanlara zul gelmiştir. Kudüs özgürleşene kadar Selahaddin-i Eyyübi’nin gözüne rahat bir uyku girmemiştir.
KUDÜS’E SAHİP ÇIKMAK HER MÜSLÜMAN’IN GÖREVİ
Kudüs’e sahip çıkmaz, ona gereken hürmeti, hassasiyeti göstermek her Müslümanın görevidir. Kudüs davası sadece Filistinli kardeşlerimizin davası değildir. Hamdolsun biz 400 yıl Şehr-i Halil’e hizmet etmeye nail olmuş milletiz. Çanakkale’de ve Kut’ül Amare’de kazandığımız savaşlara rağmen işgali durduramadık. Kudüs o günlerden beri huzur yüzü görmedi, göremedi. Gerek inancımızdan gerekse tarihimizden tavarüs ettiğmiiz sorumlulukla, Kudüs’e, Filistinli kardeşlerimizin hak ve adalet mücadelesine büyük önem veriyoruz. Kudüs’ün tekrar barış ve güven, huzur şehri olması için gayret sarf ediyoruz.
KUDÜS BİR VAKIF HAZİNESİDİR
Vakıflar “iyilik ve takvada yarışınız” ilahi emrinin tecessüm etmiş halidir. Ayakta kalabilmemizin vakıf geleneğinin çok büyük katkısı vardır. Kudüs bir vakıf hazinesidir. Kudüs’ün tarihine baktığımızdan Hz. Ömer’den Selahadin Eyyübi’ye, Osmanlı’dan günümüze kadar vakıfların eserini görürüz. Selahaddin-i Eyyübi’nin Kudüs’ü fethinin ardından kurulan mahalle kendi alanında tek olan bir vakıf mahallesidir. Bu mahalle 800 yıllık geçmişiyle buldozerlerle yok edilmiştir. Bu olay bile Filistin’in sorununun küçük çaplı bir özetidir.
TÜM İSLAM ÜLKELERİ DESTEK OLMALI
50 yıldır işgal altında olan Kudüs’te vakıflarımızı güçlendirmek için yoğun çaba sarfediyoruz. Bu kavramın içine sadece İslam vakıfları girmiyor. Diğer dinlerin vakıfları da aynı çerçevede değerlendiriyoruz. Haçlı seferlerinde kılıçtan geçirilen Kudüs’ün yahudi halkı, fetihten sonra Müslümanların himayesinde Kudüs’e geri dönebilmiştir. Bu tarihi forumun uluslararası çalışmalara ışık tutacağına inanıyorum. İşgal altındaki Kudüs’ün gençleri, yaşlıları, yetimleri, engellileri için vakıflar belki de yegane sığınaktır. Bu noktada Harem-i Şerif’ten sorumlu olan Ürdün Kralı II. Abdullah’a bağlı İslam Vakfı’nın İsrail’in engellemelerine rağmen sürdürdüğü çalışmalara bütün İslam aleminin destek olması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.
BURADAN MİLLETİME SESLENİYORUM…
Müslümanlar olarak Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı sık sık ziyaret etmeliyiz. İstatistiklere baktığımızda hala bu konuda çok ciddi eksiğimizin olduğunu görüyoruz. 2015’te 600 bin Amerikalı, 400 bin Rus, 300 bin Fransız Kudüs’ü ziyaret etmiş. Müslüman ülkeler arasında en fazla Türkiye’den ziyaretçi gitmiş. Giden sayı nedir biliyor musunuz; 26 binde kalmıştır. Ben buradan milletime sesleniyorum…Yüz binler niçin Mescid-i Aksa’yı ziyarete gitmesin. Hiç bahane yok! Gitmelidir. Bu tablonun bize yakışmadığını kabul etmeliyiz. Oradaki kardeşlerimize vereceğimiz en güçlü destek Kudüs’teki varlığımız olacaktır.
ÇÖZÜM BAĞIMSIZ FİLİSTİN DEVLETİ
Filistin meselesine adil çözüm bulunmadan bölgenizde barışın sağlanması mümkün değildir. Filistin meselesinde yıllardır üstünlerin hukuku işliyor, bunu da böyle görelim. İsrail çeşitli güçlerden aldığı cesaretle hukuk tanımazlığını ısrarla, inatla sürdürüyor. Alınan onca kararlara rağmen Kudüs’ü Müslümansız yaşamaya ve yaşatmaya devam ediyor. İsrail’in yakın zamana kadar uygulanan ırkçı ve ayrımcı politikalardan ne farkı var? İsrail yönetiminin bu gücü nereden geliyor? Katliamların karşılıksız kalacağını gördü. Sahilde top oynarken öldürülen masum çocukların hesabının hiçbir şekilde kendisinden sorulmayacağını biliyor. Cezasız kalan her suç daha da azgınlaştırır. İşlenen cinayet, katliamın, zulmün uluslararası hukukta hesabı sorulmadan bölgede barış akim kalacaktır. Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin kurulması yegane çözümdür. Bunun için İsrail’in üzerinde baskı oluşturulması gerekir.
İSRAİL’İ UYARDI: ASLA İZİN VERMEYİZ
Ezan bir çağrıdır. Sadece Müslümanlara değil, asra bir çağrıdır. Ezanı yasaklamayı öngören yasa tasarısı halen İsrail Parlamentosu’nda bekliyor. Bu utanç vericidir. Bize her fırsatta özgürlük dersi verenlerin bunu onaylaması ibretliktir. Kudüs semalarından ezanın susturulmasına inşallah izin vermeyeceğiz. Bunu bir defa bilmemiz lazım. Eğer inancınıza güveniyorsanız, inanç hürriyetinden niye korkuyorsunuz. İsrailli yöneticilere sesleniyorum, eğer inancınıza güveniyorsanız bizim ezanımızdan niye korkuyorsunuz? Bizim bu noktada ülkemizde yaşayan Musevi vatandaşlara yönelik olumsuz tavır takınma, alma diye bir derdimiz var.”
kaynak: Haber 7