BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, dün Kocaeli’nin yerel basın temsilcileri ile bir araya geldi. Luxor Garden Otel’deki toplantıya katılım oldukça yoğun oldu. Destici Ankara’daki kanlı terör saldırısına geniş yer vererek bu konuda konuştu ve şunları söyledi: “Öncelikle bu saldırıyı gerçekleştirenleri lanetliyoruz, kınıyoruz. Terör ve şiddet kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın biz bunun karşısındayız.”
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici Luxor Garden Otel’de yerel basın temsilcileriyle buluştu. Toplantı için özel bir düzen hazırlayan BBP’liler milletvekili adayları Serhat Duyar, Remzi Kaya, Mustafa Arha, Latif İşcan, Musa Aydoğdu, Ömür Yeşil, Mustafa Özdemir, Zülküf Eta, Abdullah Kanpara, Mustafa Mercan, Serkan Akyüz ile yerel basın yöneticileri ve köşe yazarlarını bir araya getirdi.
İLK HABER ALAN BENİM
Ülkemiz dün tarihinin en büyük saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Bugüne kadar ülkemizde gerçekleşen saldırıların hiçbirinde bu kadar can kaybetmemiştik. Son rakamlara göre 95 insanımız hayatını kaybetti. 246 yaralı var. Bunlardan 48’inin durumu ağır. Bu da inşallah olmaz ama can kaybının 100’ü geçeceği noktasında bir izlenim veriyor. Temennimiz odur ki inşallah bundan sonra bir can kaybıyla ülkemiz karşılaşmaz. Bu saldırıyı ilk haber alan genel başkan benim. Benim basın müşavirim trenden indiği anda patlama oluyor.
PATLAMADAN BAHSETTİ
10.00’da beni aradı. Telefonu açar açmaz normal olmayan bir durum olduğunu anladım. Bana garın önündeki patlamadan bahsetti. İnsan uzuvlarının havada uçuştuğundan, ölü ve yaralılardan bahsetti. Bir korku ve şaşkınlık içerisindeydi. Güvenli bir yere gitmesini söyledim. Ankara il başkanımızı hemen olay yerine gönderdik. Ben yine de olayın bu noktaya varacağını tahmin edememiştim. Daha az bir kayıpla karşılaşabiliriz diye ümit ediyorduk.
KINIYORUZ
Öncelikle bu saldırıyı gerçekleştirenleri lanetliyoruz, kınıyoruz. Terör ve şiddet kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın biz bunun karşısındayız. Bunu bir kez daha haykırıyoruz. Ülkemiz son günlerde gerçekten çok sıkıntılı ve iç güvenliğimizin kaybolduğu bir süreci yaşıyor idi. Özellikle güneydoğu Anadolu bölgemizde PKK terör örgütü eylemlere başlamış ve adeta her gün canımızı yakıyordu. Cizre’nin mahallelerine girilemiyor, Yüksekova, Nusaybin, Cizre kanton ilan ediliyor ve güvensiz bölgeler oluşuyordu.
GÜVENLİĞİMİZ YOKMUŞ
Güneydoğu Anadolu bölgesinin güvensizliği bir yana dün gördük ki başkentimiz olan Ankara’da da güvenliğimiz yokmuş. Bu gerçekle çok acı bir şekilde yüzleştik. Dün düzenlenecek olan mitingi onaylarsınız, onaylamazsınız bunun hiçbir önemi yok. Önemli olan o kanlı eylemi düzenleyen katillerin oraya kadar girmiş olması iktidar olanların da bunu önleyememiş olmasıdır. İşin gerçeği budur. Sayın Başbakan’ı dün dinledik. Elbette ki o da üzülmüştür ama onların işi üzülmek değil. Üzülmek makamında değil icra makamında oturuyorlar.
İHMALİN OLDUĞU AÇIK
Bir ihmal, bir zafiyet yoksa 95 insanımızı biz neden kaybettik? Yüzlerce insan bugün neden can çekişiyor? Bir ihmalin olduğu açık. Öncelikle sayın Başbakan bir zaafiyetin olduğunu kabul etmeli. Eğer bu ihmalin üstü kapatılırsa bu olayı yapanlar ihmal etmeye devam ederler. Eğer bugün bakanlar ve istihbarat görevlileri koltuklarında oturmaya devam edecekse, işin sorumluluğu sadece 2 canlı bombaya yüklenecekse yarın başka canlı bombalar gelir ve benzer olaylar meydana gelir.
AKP’LİLERDEN OLUŞAN HÜKÜMET
Biz iktidardan, hükümetten, sayın Başbakan’dan zafiyeti engellemesi ve ihmali yapanlarla ilgili gereğinin yapılmasını istiyoruz. Sayın Başbakan diyor ki biz AKP hükümeti değiliz. Bağımsız bir hükümetiz. Yani demek istiyor ki biz seçim hükümetiyiz, bu olaylarla bir ilgilimiz yok. Siz gidin gar müdüründen hesap sorun, oradan o sorumlu demeye getiriyor. Evet hükümet bir seçim hükümeti ama bunun sadece adı bağımsız. Tamamen AKP’lilerden oluşan bir hükümet. Bunu görmek lazım.
IŞİD OLABİLİR
Bu saldırıyı IŞİD gerçekleştirmiş olabilir. Diğer terör örgütleri gerçekleştirmiş olabilir. Esad’ın desteklediği istihbarat grupları ve başka ülkelerin terör örgütleri gerçekleştirmiş olabilir. Bir sürü ihtimal aklımıza geliyor. Çünkü Türkiye’yi yönetenler ülkeyi pek çok ihtimalle baş başa bıraktılar. 5 sene önce Türkiye’nin böyle bir durumu var mıydı? Biz bu ve benzeri olayları Ortadoğu’da izliyorduk. Bugün aynı haberleri Türki cumhuriyetler ve Avrupa Türkiye’de izliyor. Reyhanlı, Suruç, Ankara… Onlarca canımızı yitirdik. Bizi bugünlere dönüştüren 13 yıldır ülkeyi tek başına yöneten 13 yıllık AKP iktidarıdır.
HAKLARI YOK
Hamasi sözlerle gerçekler gizlenir ve ihmali olanlarla ilgili gerekli işlemler yapılmazsa Türkiye bu gibi acı olayları yaşamaya devam eder. Bizim bütün sözümüz ve uğraşımız bunun içindir. Bu süreç içerisinde başta HDP temsilcileri ve eşbaşkanları olmak üzere bazı kesimlerin toplumu gerecek ve hedef gösterir açıklamalarını da kabul etmemiz mümkün değil. Onların açıklama yapmaya hiç hakları yok. Kandan ve terörden beslenenler bu gibi olayları kınadıklarında inandırıcı olmuyorlar. Eğer Iğdır’da polislerimizi taşıyan servis aracı patlatıldığında tepki koysalardı bugün tepki göstermeye hakları olurdu.
SAĞDUYU ÇAĞRISI
Onlar terörle ve askerin, polisin kanıyla büyüdüler. Şiddetle büyüdüler. Bizim Kürt kardeşlerimize şiddet uygulayarak, baskı uygulayarak, onları katlederek büyümüşlerdir. Onların dilindeki barış sözcüğü diline de ağzına da yakışmamaktadır. Onların hesabı buradan siyasi bir rant elde etmektir, bir kar sağlamaktır. Bunu herkesin görmezi lazım. Onlar terörün tarafıdır. DİSK, KESK, TMMOB, TTB gibi kuruluşlarımız bunu görmelidir. Bu kuruluşlarımıza da başsağlığı diliyoruz. Bu kuruluşlarımız da gerekli sağduyuyu göstermeli ve olayın siyasi bir ranta dönmesine fırsat vermemelidirler.
DAVALAR GERİ ÇEKİLMELİ
Cumhurbaşkanı eğer sözlerinde gerçekten samimiyse, birlik ve beraberlik, kardeşlik istiyorsa bunu göstermelidir. Bir adım atmalıdır. Açtığı yüzlerce davayı, masum insanlara, şehit yakınlarına, gazetecilere açtığı davaları geri çekmelidir. Cumhurun başın olduğunu, büyüklüğünü göstermeli ve bir adım atmalıdır. Cumhurbaşkanı’nın danışmanı olan, milletvekili olan bir besleme dün çıkıyor ve ‘Kanda boğulacaksınız’ diyor. Bu bile söylemlerin birlik ve beraberlikten ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Biz teröre karşı kardeşliğimizi bozacak herkese karşı, birliğimizi tehdit eden her davranışa karşı, hepsine karşı ortak bir tavır almaya ve duruş sergilemeye davet ediyoruz.
HERKESİN EKSİKLİĞİ VAR
Bugün sayın başbakanın davetine evet demeyen siyasi parti liderleri var. Mecliste temsil edilen siyasi partilerin liderleri bir araya gelemiyorlar. Bunu herkesin sorgulaması lazım. Sayın Başbakan’ın da sorgulaması lazım. Neden acaba bir Başbakan’ın teklifi kabul görmüyor? Keşke bu ortam böyle olmasa. Siyasi parti liderlerimiz bir araya gelebilse. Burada herkesin bir eksikliği olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanının ve başbakanın da bu tablonun oluşmasında pay büyük. Özellikle cumhurbaşkanı seçimlerdeki taraflı tutumuyla bu tabloya sebep oldu.
BU ÜLKE HEPİMİZİN
Umarım dün yaşadığımız bu üzücü olay hepimizin aklını başına getirir. Bu ülke hepimizin. Ülkemizin başına bir şey geldiğinde hepimizin başına bir şey gelmiş olacaktır. Bakın bugün Suriye’de Kürt, Türkmen, Alevi, Sunni ayrımı yok. Herkes o felaketi yaşıyor. Her kesimden canını kaybeden yüz binlerce insan var. Bu olayları görüp hepimizin çok dikkatli olması lazım. Bugün oy alırsın, yarın alamazsın. Bugün meclise giremezsin, yarın girersin. Belli bir süreçten sonra bunların hiçbirinin bir önemi yok. Önemli olan insandır, önemli olan ülkedir.
O ERDEME SAHİP OLMANIZ LAZIM
Başarısız olduğunuzda istifa edip, bırakıp gitmeyi bilmeniz lazım. O erdeme sahip olmanız lazım. Bu ülke bir takım topluluklara ve kişilere baki değil. Ülkenin baki olması gereken yapısı birlik ve beraberlik, iç güvenlik ve huzurudur. Herkes bunun için elinden gelen gayreti göstermek zorundadır. Ben bir kere daha dünkü saldırıyı şiddetle kınıyor ve lanetliyorum. Hayatını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına sabır diliyorum. Ülkemizi yönetenlerin de gerekli tedbiri almasını gerektiğini tekrarlıyorum. Umarım sorumlulara hukuk önünde gerekli ders verilir.”