FARKINDALIK (9)
KENDİNİ VAZGEÇİLMEZ SANANLAR;
Bir gün bir doktora, gerginlik ve tedirginlikten şikâyetçi olan bir hasta gelmiş.
Yapması gereken çok işinin bulunduğunu; fakat kendisinin rahatsız, işlerin ise beklemeye tahammülü olmadığını söylemiş.
Doktor;
– Bu işleri başka biri yapamaz mı? Ya da bir başkası size yardımcı olamaz mı? Diye sormuş.
Adam;
– Onları yalnız ben yapabilirim; bütün işler bana bakıyor! diye cevap vermiş.
Doktor;
– Sana bir reçete vereceğim. Bu reçeteyi aynen tatbik etmen gerekiyor! diyerek, yazıp eline vermiş.
Adam reçeteyi eline alıp baktığında, hayretler içinde kalmış. Reçetede, her gün en az iki saat işi bırakıp yürüyüş yapacaksın ve her haftanın yarım gününü bir mezarlıkta geçireceksin yazıyormuş.
Hasta adam;
– Yürüyüşü anladık ama neden mezarlık? diye sormuş.
Doktor;
-Oraya gidip mezar taşlarına bakmanı istiyorum. Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur. Sen de onlar gibi ölüp mezarlığa gömülünce, kendinden başkasının yapmasına imkân olmadığını zannettiğin işlerin, başkaları tarafından da yapılmaya devam ettiğini göreceksin, demiş.
Evet, bulundukları noktada kendilerini vazgeçilmez gören; hâlbuki orada, problem çözmek yerine problemin bir parçası olduğunun farkına varmayan insanlar için de, doktorun reçetesi geçerli değil mi? Aslında, kendini bu hasta adam gibi gördüğü sürece, herkes için geçerli bir reçete…
- Aynı dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşan insanlar anlaşabilir…
- Bazen, uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için…
***
” Zanlarını, yargılarını, önyargılarını ve dahi bütün genellemelerini koy bir çuvala ve hepten terk et.
Gıybet etme sakın, bil ki dedikodu denilen şey mıknatıs gibi kötü enerji çeker.
Kimsenin aleyhine konuşma, uzaktan atıp tutma, insanları kem dille yargılama, bil ki yanılırsın.
Birini ne kadar çok aşağılar yahut dışlarsan, onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar.
Kâinatın matematiğidir. Bir koyar, bir alır insan. Bilmeden kendi hesabını dürer.” Şems-i Tebrizi
***
Unutma! Yolun başı ve sonu belli ancak, dönemeçler bize ait. Bize tam donanımlı bir araç verilmiş fakat nereye gitmek istediğimiz ve nasıl kullanacağımız bize bırakılmış.